21 Nisan 2015 Salı

Dil Gelişimi

Dil Gelişimi

Dil gelişimi, kelimelerin, sembollerin, sayıların kazanılması, saklanması ve bunların iletişim için kullanılmasının gelişimidir. Dilin sözlü olması konuşma dilini ifade eder.
Çocuk doğduğu günden itibaren konuşma dilini öğrenmeye başlar. Yazı dilinin öğrenilmesi, okul yıllarına kalır. Ancak okul öncesi yıllarda yazı dili, resim dili anlamında ele alınabilir. Çocuk, 1-2 yaşlardan itibaren resimli kitaplarla karşılaştırılırsa, yazı dilinin ilk adımları atılır.
Dil gelişimi ses, sıra (söz dizini) ve anlam olmak üzere üç sistemden oluşur. Çocuğun dili kazanması için, öncelikle ses sisteminin gelişmesi gerekir. Ses, konuşma dilinde anlamı ayırt edici en küçük birimdir (fonem). Bebek ağlama, aksırma, öksürme gibi sesleri doğduğu günden başlayarak çıkarır. 2-25 yaşlarına doğru, tüm sesli ve sessiz fonemleri çıkarabilir. Cümlenin yapısını oluşturan ses gruplarının cümle içinde sıralanması (söz dizini), dilin gramer kurallarını kapsar. Sözcüklerin belirli anlamları ifade etmek üzere kullanılması dilin içeriğine ilişkin boyutudur. Anlam gelişimi, çocuğun sembollerle nesneler arasında nasıl bir ilişki kurduğunu ortaya koyduğundan, zihinsel gelişim düzeyi ile paralellik göstermektedir. Çocuk doğumdan itibaren dili anlama ve konuşmada belli aşamaları aşağıdaki sırada gerçekleştirir.

Ağlama ve Basit Seslerle İletişim (Doğumdan 2. Aya Kadar)

Çocuk hayatın ilk günlerinde ağlama yoluyla tüm dillerdeki sesleri çıkarır. Bu sesler iletişim aracı niteliğindedir. Bebek bu yolla açlığını ifade ettiği gibi giderek gürültü, ışık, altının ıslak olması, bir yerinin ağrıması, pozisyonunun rahat olmaması gibi durumlara da ağlamayla tepki verir. Bebek ilk 3 haftada nedeni belli olmayan yani farklılaşmamış sesler çıkarır. 3. haftadan itibaren nedene göre farklılaşmış sesler çıkarır. Seslerin farklılığına göre bebeğin ne demek istediği anlaşılabilir.




Cıvıldama (Agulama … Gıgıldama) (2-6 Ay)

Bebek 2. aydan itibaren kuş sesine benzeyen cıvıltılı sesler çıkarır. Bu sesler herhangi bir çevre etkisine bağlı olmayan, işitme algısından bağımsız seslerdir. Bu nedenle yetişkinin konuşma seslerinden farklı seslerdir. Bu onun öz eylemidir. Dünyanın her yerindeki bebekler bu dönemde genellikle rahat ve mutlu oldukları zamanlarda bu tür sesler çıkarırlar. Bazı araştırmacılara göre, bu sesler çocuğun ileride çıkaracağı seslerin bir bakıma provası niteliğindedir. Çocuğun bu denemeleri ileride çıkaracağı sesler için gerekli kas uyumunu sağlama ve sesleri tanıma bakımından dil gelişiminin başlangıç evresini oluşturur.




Heceleme (6-12 Ay)

Bebek bu dönemde sesli ve sessiz fonemleri birleştirerek arka arkaya tekrarlar ve böylece “ba- ba- baa”, “de- de- de”, “mem- mem- mem” gibi ritmik hece zincirleri oluşturur. Psiko-linguistik görüşe göre bebeğin hecelemesi aşırı zıtlık ilkesine göre olmaktadır. Bebek sinir sisteminin yapısı nedeniyle ilk yılda birbirine tamamen zıt üniteleri birleştirme eğiliminde olduğundan “k”, “p”, “b”, “m”, “g”, “d”, “h” gibi sessiz fonemlerle, söyleyiş biçimi zıt olan “a”, “u”, “o”, “e” gibi sesli fonemleri birleştirir. Bebek 9. ay civarında önceden yapmış olduğu hece zincirlerinden yararlanarak iki eş heceli birleşimler yapar. Bu hece çiftleri sözcük kurmahnın ilk örnekleri olabilir.

“Ba- ba”, “ma- ma”, “de- de” gibi. İlk bakışta bebeğin amaçsız gibi görünen bu hece çiftleri ödüllendirildiğinde pekişir. Böylece amaçlı hecelere doğru bir gelişme görülür.
Heceleme döneminin sonlarına doğru (10. ayda) bebek “Baba nerede?”, “Çanta nerede?” gibi sorular sorulduğunda aramak için başını çevirir. Bebek artık konuşulan dildeki sözcüklerle uyarıcıları bağdaştırmaya başlamıştır.
Çocuktan çocuğa farklılık görülmekle beraber, bebek yaklaşık 11. ay civarında tek ya da çift heceleri kullanmaya başlar. Bunlar anlamlı olmaları bakımından önceki hecelere göre farklıdır.

Maması verileceğinde “mam- mam” ya da bir yere giderken “baş- baş” gibi sözcükleri jestlerle birleştirerek kullanır.
Heceleme döneminde bebek bazı yasakları anlar.
Örnek;
“Hayır” sözcüğünü işittiğinde bir an için eylemini durdurur. Yetişkinin onaylayıp onaylamadığını sınamak için aynı eyleme girişmeden önce yetişkine bakar.
Bu dönemde cıvıldama döneminden farklı olarak çevresel algılara dayalı olabilecek ses üretimleri söz konusu olduğundan, döneme ilişkin dil özelliklerinin görülmeyişi, sevgi yetersizliği ve ilgisizliğe bağlı bazı dil yetersizliklerinin, işitme kaybının veya zihinsel yetersizliğin habercisi olabilir.



Tek Sözcükle Konuşma (12-18 Ay)

Bebek 1 yaşından itibaren iki heceden oluşan tek sözcükleri kullanmaya başlar. Bu sözcükler bir cümlenin yerine geçer. Çocuğun ilk sözcük dağarcığının büyük bir kısmını “top”, “bebek”, “süt”, “anne”, “baba” “havhav” gibi insan ve nesne isimleri oluşturur. Ayrıca “uf”, “cıs”, “kaka”, “sıcak” gibi niteliklere ilişkin sözcükler kullanılır. İsimler yeterince öğrenildikten sonra bebek “al”, “ver”, “tut” benzeri fiilleri kullanır. Bu dönemdeki sözcükler öncelikle “baş- baş”, “atta” vb. hareketlerle ilgilidir. “Araba”, “kapı”, “köpek” vb. hareket eden nesnelerle ilgili isimleri durgun olanlara göre daha çabuk öğrenir Daha sonra sözcükleri bir insan ya da bir objeye bağlayarak babasının olduğu yerde “baba”, oyuncaklarının olduğu yerde “top” sözcüklerini kullanır. Çocuk daha sonraları sözcükleri isteklerini ve tepkilerini belirtmek için kullanır; örneğin süt içmek istiyorsa “süt”, yapmak istemediği eylemler için “yok”, “hayır” der. Sözcüklerin anlamını kuvvetlendirmek üzere ses iniş- çıkışlarını, jest ve mimikleri de kullanır. Bu dönemde, çocuğun anladığı sözcük sayısı kullandığından daha fazladır. Çocuk nesnelerin biçim ve işlevleri arasında bazı benzerlikler kurarak aynı sözcükle adlandırma yapar; örneğin bütün erkeklere “baba” diyebileceği gibi atabildiği her nesneye de “top” diyebilir. Çocuk bu dönemin sonuna kadar genellikle alıcı durumdadır. İfade etme yeteneği bu dönemden sonra gelişme göstermeye başlar.




İki Sözcükle Konuşma (18-24 Ay)

Bu dönemde çocuk, sözcüklerin birbiri ile ilişkisini kavramaya başladığından, sözcükleri yan yana getirerek farklı anlamlar oluşturmak üzere cümleler kurar. İki sözcüğü yan yana getirirken, cümledeki sözcüklerin sonunda alçalan bir ses tonu ve eşit bir vurgu kullanarak anlamı ifade etmeye çalışır. Bu vurgulamaları kullanarak aynı cümlelerle farklı anlamları oluşturur.
Örnek;
“Baba atta” cümlesinin bir anlamı, “Baba gitti” diğeri, “Baba beni gezmeye götür” olabileceği gibi “Baba gitti mi?” sorusunu da ifade edebilir.
Çocuğun, bu tür iki sözcüklü cümlelerine telgraf konuşması denmektedir. Bu konuşmalarında anlam taşıyan sözcükleri yan yana dizer. Bu konuşmalar çocuğun dili gerçek anlamda kazanmaya başladığının göstergesidir.
Piaget’e göre, çocuk 2 yaşında, duyusal devinim döneminin sonlarında olduğundan, zihin gelişimindeki nesne devamlılığına ilişkin özellikler bu dönemde konuşmaya yansır. “Altında- üstünde”, “orada- burada”, “daha mama”, “süt yok”, “buraya otur”, “cici bebek” gibi çeşitli ilişkileri vurgulayan cümlelerle konuşur. Ayrıca, “O ne?”. “Top nerede?” gibi bazı soru cümleleri kurar.



Anlamlı Konuşma (2-3 Yaş)

Çocuk bu dönemde ikiden fazla sözcükle anlamlı cümleler kurar. Dilbilgisi kurallarını kullanmaya başlayarak, özne, yüklem ve nesne arasındaki fonksiyonel ilişkilere göre konuşur. Cümleler oldukça açık ve anlaşılır olmakla beraber dil kuralları yönünden hatalar görülür. Çoğul ve tekilleri yanlış kullanabilir, “baba benim, bebek aldı” “bakkalcı amca” gibi gereksiz genellemeler yapabilir. Bu dönemde telgraf konuşmaları azalır. Sesli fonemleri söylemede daha başarılıdır. Sessiz fonemleri bazen değiştirerek yanlış söyler. Çikolata yerine “tukulata”, geliyorum yerine “geliyoyum” gibi. Bu gibi yetersizlikler, giderek azalmakla birlikte, 7-8 yaşlarına kadar sürebilir.
Bu dönemde sözcük dağarcığı hızlı artış gösterir ve yaklaşık 400’e ulaşır. Büyüklük ve çokluğu ifade eden “çok, fazla, kocaman, büyük” gibi sözcükleri “az, küçük” gibi sözcüklere göre daha fazla ve doğru kullanırlar.



Basit Cümlelerle Doğru Konuşma (3-4 Yaş)

Bu dönemde ben merkezli konuşmalar görülür. Birkaç çocuk bir aradaysa, birbirlerine kulak vermeden konuşurlar. Bu tarz konuşma, yedi yaşına kadar devam edebilir. Buna “birlikte monologlar” denir. Çocuğun ben merkezli konuşmaları, yalnız başına olduğu sıralarda da görülür. Hayal oyunları oynarken yüksek sesle kendi kendine konuşur. Bu tür konuşmalar dışında, çocuklar birlikteyken birbirlerinin konuşmalarını kendisi ile ilişkisi olmadığı halde tekrarlar.
Ben merkezli konuşmaları süresince çocuklar, bir çok söyleniş ve anlatım hataları yaparlar. Olayları yanlış sıralayabilir, neden sonuç ilişkilerine dikkat etmeden dolaylı ve karmaşık ifadeler kullanabilir. Ben merkezlikten kaynaklanan bu tür hatalara rağmen, dilin temel yapılarını öğrenir, konuşmaları yetişkine benzemeye başlar. Bu dönemdeki dil hatalarının çoğu, genellikle yanlış öğrenmeye ve yeterince olgunlaşmamaya dayalı bebeksi konuşmalardır. Yetişkinlerin bu durumu özendirip pekiştirmesi hatalı konuşmaların uzamasına yol açabilir. Sözcükleri doğru söylemesi için çocuğun zorlanması ise duygusal sorunlara ve kekemeliğe neden olabilir. Bu yaşlarda, anlatmak istediklerinin fazlalığına bağlı olarak konuşurken geçici kekemelik şeklinde bazı tutukluklar görülebilir. Bu durum abartılmadan sevgi ve ilgi dolu doğal bir ortamda atlatılabilir.



Yetişkine Benzer Konuşma (4-5 Yaş)

Bu yaşlarda çocuklarda yetişkinlerinkine benzeyen uzun cümleler görülür. Çocuk iki ya da daha fazla fikri bir cümlede doğru olarak açıklar. Cümlelerinde, bağlaçları, zarfları ve sıfatları uygun biçimde kullanır; “belki, umarım, çünkü gerçekten ve de, ama vb. ” anlatım gücünü artıran sözcüklere yer verir. “Umarım babam beni parka götürecek, çünkü çok istiyorum. ”, “Arkadaşımla parkta ve de evde oynadık. ” vb. cümleler kurar. Bu arada ben merkezli konuşmalar da devam eder. Yerli yersiz ve gelişi güzel bir şekilde çok konuşur. Kendiliğinden sözler uydurur. Genellikle kendini kattığı öykülere ve kendini övücü konuşmalara yer verir. Öykülere ve uyaklı tekerlemelere ilgi duyar. Beğendiği öykünün tekrar tekrar anlatılmasını ister. Dinlediği öyküyü belleğinde kalan sözcüklerle, anlatmaya çalışır, eklemeler yaparak veya sonucu değiştirerek yeni öyküler oluşturur. Bu yaşlardaki çocuklar niçin, nasıl gibi çok fazla soru sorarlar.



Kurallara Uygun Konuşma (5-6 Yaş)

Bu yaşlardaki çocukların konuşmalarında sözcüklerin söylenişi ile ilgili zorluklar ve hatalar büyük ölçüde azalmıştır. Cümleleri daha sistematik ve dilbilgisi yönünden doğrudur. Ben merkezcilik azalmaya başladığından, çocuk konuşmayı etkin şekilde sosyal bir etkileşim aracı olarak kullanır. Yaklaşık 2500-3000 sözcük dağarcığına sahiptir.








Kaynak: http://notoku.com/cocugun-gelisim-ozellikleri/#ixzz3XreNKaQm
NotOku.com'a teşekkürler. 









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder