BİLİŞSEL GELİŞİM
- Zihin gelişimi, çeşitli zihinsel işlemlerin giderek daha başarılı yapılabilecek şekilde gelişmesidir.
- Zeka, zihnin bir çok yeteneğinin uyumlu çalışması sonucunda ortaya çıkan bir yetenekler bileşimidir. Zeka; algılama, bellek, dikkat, akıl yürütme ve kavramsal düşünme gibi bir çok yeteneğin uyumlu çalışmasını gerektirir. Bir çocuğun sadece belleğine ya da başka bir özelliğine bakarak zeki veya yetersiz olduğunu söylemek yanlıştır. Zeki insan, yeni durumlara uyabilen kişidir. Zihinsel yönden belli bir düzeyde olan çocuk, farklı zihinsel işlemleri yapabilir. Ancak, farklı zihinsel işlemlerde aynı başarıyı göstermeyebilir.
- Gardner zeka türlerini, sözel/dilsel, mantıksal/matematiksel, bedensel/devinsel/dokunsal, müziksel/ritmik, görsel/mekansal, içsel/kişisel ve sosyal/kişiler arası olarak sınıflamaktadır. Bir çocuk bu alanlardan bazılarında daha iyi durumda olabilirken diğerlerinde aynı düzeyde olmayabilir.
- Dil ile ilgili zekası iyi olan bir çocuk, sözcüklerin kullanımı ve anlaşılmasını gerektiren öykü anlatma, öykü oluşturma, şiir söyleme- dinleme, bir konuyu anlatma gibi etkinliklerde daha başarılıdır. Bu tür etkinlikler yolu ile daha kolay ve kalıcı şekilde öğrenir.
- Mantıksal/matematiksel zeka yönünden üst düzeyde olan bir çocuk, matematiksel işlemlerde, olaylar arasındaki neden sonuç ilişkilerini kurma, karşılaştırma ve sınıflandırma gerektiren etkinliklerde başarılıdır.
- Bedensel zekası iyi olan çocuk, oyun, dans, spor, araç kullanarak bir şeyler üretme gibi etkinliklere daha çok yönelir ve bunlar aracılığı ile daha etkili öğrenir.
- Müziksel zeka yeteneği, çocuğun şarkı söyleme, müzik dinleme, ritim çalışması vb. müziğe ilişkin etkinliklerle öğrenmesini sağlar.
- Görsel zeka, çocuğun resimlerle düşünmesini, olası sonuçları gözünde canlandırmasını, nesneleri göz önüne getirerek tasarlamasını gerektirir. Bu tür zeka yeteneği güçlü olanlar, sanat içerikli olaylardan hoşlanır. Renklere karşı duyarlıdır. Üç boyutlu “yap- boz”larla uğraşmaktan zevk alır.
- İçsel zekası kuvvetli olanlar, özgüveni olan, gereksinimlerinin ne olduğunu bilen, yalnız çalışmaktan hoşlanan kişilerdir.
- Sosyal zeka ise empatiyi (kendisini başkalarının yerine koyma), insanlarla yüz yüze iletişimi gerektiren zeka yeteneklerini öne çıkarır. Bu yönden güçlü olan çocuklar, grup etkinliklerinde daha başarılıdır.
Okulöncesi eğitimde bir veya iki zeka alanına yönelik programlar uygulanması, bu yönlerden güçlü olmayan çocukların öğrenme işini zevk almadan sürdürmesine, yeterli veya yetersiz yanlarını geliştirememesine neden olur.
Çocuklarda zihin gelişiminin açıklanmasında farklı yaklaşımlar vardır. Bunlardan en yaygın olanları kavram gelişimi ile Piaget’in zihin gelişim kuramıdır ve zihinsel gelişim dönemleridir.
Kavram Gelişimi
Çocukta kavramların gelişimi, nesnelerin gözle görülebilir özelliklerini vurgulayan şekil, renk, boyut, mekan gibi somut kavramlardan hacim, uzaklık, zaman gibi kavramlara doğru bir gelişme gösterir.
- Şekil Kavramı: Nesneleri şekillerine göre ayırdetme ve aralarındaki farkın ne olduğunu kavrama ile gerçekleşir. Bu durumdaki bir çocuk, nesnenin şeklini söyleyebilir. Aynı şekilde olan nesnelere örnekler verebilir. 3 yaşında bir çocuk, yuvarlak, kare, üçgen şekillerini eşleştirebilir. Ancak bu şekiller arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları açıklamada yetersizdir. 6 yaşına kadar benzerlik ve farklılıkları nedenleri ile birlikte açıklama ve nesneleri şekilleri ile adlandırmada hızlı bir gelişme gösterir.
- Renk Kavramı: Çocuk okulöncesi çağda renk kavramı yönünden oldukça hızlı bir gelişim gösterir. 4 yaşlarında ana renkleri birbirinden ayırır ve isimlerini kullanabilir. Renk ve parlaklık farklılıklarını kolaylıkla fark eder.
- Boyut Kavramı: 3-4 yaşlarındaki çocuk, nesneleri büyük- küçük olarak ayırt edebilir. Büyük olanı ayırt etmesi küçük olana göre daha kolaydır. Orta büyüklüğü ayırt etme en son gelişen davranışlardandır.
- Mekan Kavramı: Çocuk, 2. yılın sonlarına doğru altında- üstünde, içinde- dışında, önünde- arkasında gibi mekan ilişkilerini anladığı için konuşmalarında bu tür ifadeler kullanır. Mekan içinde bir nesneyi ekseni etrafında çevirme yeteneği kazanır. Önceleri ters tutulan bir mama şişesini döndürmek için bir çaba harcamazken, 2. yılda emziği kendine gelecek şekilde çevirir. Gene bu yıllarda topu kanepenin altına doğru yuvarlandığında, topu görmese bile gidiş yönüne yönelebilir. Çocuklar ilk olarak bulundukları yerdeki konumlarını, daha sonra nesnelerin kendilerine göre uzaklık ve konumlarını anlamaya başlarlar.
- Nicelik Kavramı: Çocuğun, sayılar arasındaki ilişkiyi kavraması için, sayıların ifade ettiği miktarı ve aralarındaki öncelik- sonralık ilişkilerini kavraması gerekir. Bu düzeydeki çocuk, karmaşık olarak sunulan sayıları 1-2-3-4-5 gibi doğru sıralayabilir veya 1. -2. -3. gibi dereceleyerek sıralayabilir. 4 yaşında, 5’e kadar, 5 yaşında 10’a kadar anlamlı olarak sayar ve 1-5 gibi sayılar arasında toplama ve çıkarma yapabilir.
- Zaman Kavramı: 2-4 yaşları arasındaki çocuk kendisini yakından ilgilendiren günlük etkinlikleri zamanla bağdaştırmaya başlar.
Örnek;
Babasının ve annesinin eve dönüş zamanını akşam, kendisinin okula gidiş saatini ise sabah olarak algılar.
Öncelikle şimdiki zamanı, ikinci olarak geleceği, en son olarak da geçmiş zamanı kavrar. Okulöncesi çocuğu, zamanın sürekliliğini değerlendiremez. Doğum günü geldiğinde bir yaş büyüdüğünü açıklarken hemen o gün gerçekleştiğini düşünür. Yaşça kendinden büyük, ancak doğum günü kendisinden sonra olan arkadaşının küçük olduğunda ısrar eder. Mevsim ve yıl kavramı oluşmamıştır. Kişilerin yaşlarına ilişkin büyüklüğü fiziksel görünüşteki irilikle açıklar.
Piaget Kuramına Göre Zihin Gelişimi
Piaget, zihin gelişimini dönem yaklaşımına göre incelemiş bir kuramcıdır. Piaget’e göre, zeka organizmanın çevreye uyumudur. Gerek organizma, gerekse çevre sürekli değiştiğinden, bu ikisi arasındaki etkileşimler zeka ile geliştirilmek durumundadır. Biyolojik ve çevresel etkilere önem verir. Piaget’e göre zihin gelişimini belirleyen etmenler olgunlaşma, deneyim, toplumsal aktarma, dengelenme ve uyumdur.
- Olgunlaşma: Bireyin kalıtımsal yapısından kaynaklanan özelliklerinin normal gelişim çizgisi içerisinde belli bir sırada yer almasıdır.
– Deneyim: Çocuğun nesne ve olaylarla duyu organları yolu ile bizzat etkileşmesi sonucu kendisinde kalan izlerdir.
– Toplumsal Aktarma: Çocuğun toplumsal çevresinden öğrendikleri yada kendisine aktarılanlardır.
– Dengelenme: Çocuğun yeni karşılaştığı bilgi ve deneyimlerle önceki bilgi ve deneyimleri arasında denge kurmak için yaptığı zihinsel işlemlerdir. Piaget’e göre, özümleme ve uyum arasında bu yolla koordinasyon sağlanır.
– Uyum: Uyum, özümleme ile uyma arasındaki dengelenme sonucu biyolojik yapının çevre ile bağdaşmasıdır. Uyum sayesinde çocuk çevreyi kendi amaçlarına göre bir düzene sokmaya çalışır.
- Olgunlaşma: Bireyin kalıtımsal yapısından kaynaklanan özelliklerinin normal gelişim çizgisi içerisinde belli bir sırada yer almasıdır.
– Deneyim: Çocuğun nesne ve olaylarla duyu organları yolu ile bizzat etkileşmesi sonucu kendisinde kalan izlerdir.
– Toplumsal Aktarma: Çocuğun toplumsal çevresinden öğrendikleri yada kendisine aktarılanlardır.
– Dengelenme: Çocuğun yeni karşılaştığı bilgi ve deneyimlerle önceki bilgi ve deneyimleri arasında denge kurmak için yaptığı zihinsel işlemlerdir. Piaget’e göre, özümleme ve uyum arasında bu yolla koordinasyon sağlanır.
– Uyum: Uyum, özümleme ile uyma arasındaki dengelenme sonucu biyolojik yapının çevre ile bağdaşmasıdır. Uyum sayesinde çocuk çevreyi kendi amaçlarına göre bir düzene sokmaya çalışır.
Piaget’e göre uyumun iki yönü vardır. Bunlar özümleme ve düzenlemedir. Özümleme, bireyin kendisinde var olan zihinsel yapılarla çevresine uyumunu sağlayan bir süreçtir. Diğer bir deyişle, çocuğun karşılaştığı yeni bir olayı, fikri, objeyi kendisinde daha önceden var olan zihinsel yapı içine alması sürecidir. Her özümleme uyma olayı ile dengelenir. Uyma ise, çevrenin değişen durumuna göre eski davranış biçiminin değiştirilmesi, var olan yapıların dışarıdan alınan uyarıcılara göre, yeniden şekillendirilmesi sürecidir.
Zihinsel Gelişim Dönemleri
Piaget, zihinsel gelişimi dört temel döneme ayırmış ve bazı dönemleri kendi içinde alt evrelere ayırarak çocukların belli dönemlerde ortak zihinsel özellikler gösterdiğini ortaya koymuştur. Dönemleri belirleyen yaş sınırları, kalıtımsal özellikler ve içinde yaşadığı çevreye göre çocuktan çocuğa farklılıklar gösterebilir. Ancak, bireysel farklılıklara karşın dönemlerin sırası değişmez. Her çocuk, er geç bu dönemlerden geçer. Dönemler birbirinden kesin çizgilerle ayrılamaz. Bir dönemin sonu ile diğer dönemin başlangıcı binişiklik gösterir.
Piaget’e göre, yaşlara göre zihinsel gelişim dönemleri ve özellikleri şunlardır: 1. 0-2 yaş duyuşsal devinim dönemi 2. 2-7 yaş işlem öncesi dönem 3. 7-11 yaş somut işlemler dönemi 4. 11 yaş ve sonrası soyut işlemler dönemi Burada doğrudan okulöncesi dönemle ilişkili olan ilk iki dönemin özellikleri açıklanacaktır.
Duyusal Devinim Dönemi (0-2 Yaş)
Bu dönemde bebek, duyu organları ve vücut hareketleri ile öğrenir. Zekanın görüntüsü hareketlerdir. Bebek, objeleri bütün duyu organları ile algılar ve bütünleştirir. Bu dönem, 6 evreye ayrılmıştır.
Birinci evrede (0-1 ay), bebek refleksleri yoluyla çevresiyle ilişki kurar. Etkin bir şekilde reflekslerini geliştirir.
Bu evrede bebek annesinin memesinin başını öğrenir ve arar.
İkinci evrede (1-4 ay), bebekte kendini inceleme ve tanıma etkinlikleri görülür. Elini ağzına götürmek için gerekli hareket uyumunu kazanır. Bunun için bazı deneyimlere girişir. Bu deneyimler sırasında başarılı hareketlerini ipucu olarak değerlendirir. Sınama- yanılma davranışları içerisinde rastlantısal olarak yakaladığı başarılı bir hareketi sürekli tekrarlar. Buna birinci devresel tepkiler denir. Bu tekrarlar alışkanlık haline gelir. Kucağa alındığında besleneceğini anlayıp, emme hareketine hazır olur. Bu ilkel bir kestirmedir. Baş parmağını diğer parmaklarından ayırarak emer (tanıma özümlemesi). Önceleri tüm parmaklarını ağzına sokmaktadır (işlevsel özümleme). İlk merak işaretleri belirir. Dikkati seçici bir özellik kazanmıştır. İlkel bir taklit tepkisi olarak kendi dağarcığında var olan seslere benzer sesleri tekrarlar. Pasif ümit etme davranışı görülür.
Bebeğin, beşiğine asılan yeni bir oyuncağı fark etmesi ya da hareket eden nesne görme alanından çıktığında bir süre daha o noktaya bakmaya devam etmesi, bu devrede bebeğin merak, dikkat ve ümit etme davranışlarının tipik örnekleridir.
Üçüncü evrede (4-10 ay) ise eşgüdüme dayalı rastlantısal ve tekrarlayan davranışlar görülür. Yatağının başucuna asılan sallanan toplara sürekli vurur. Bu tekrarlanan davranışlar 2. devresel tepkilerdir. Duyu organları ile algıladığı duyumları birleştirir. Hareketlerini yeni durumlara göre düzenler. Biberonu gibi çok iyi tanıdığı nesne karşısında tanıdığını belli eder. Bu tür davranışlar düşünceye doğru atılmış ilk adımlardır ve ilkel bir sınıflandırma belirtisidir. Gözünün önünden kaybolan nesnenin arkasından ısrarla bakar ya da nesneyi hala tutuyormuş gibi duruşunu sürdürür. Böylece nesne devamlılığına (nesnenin yok olmadığı) ilişkin kavram gelişmektedir. Yatağına asılı sesli objelere hızlı ve yavaş vurarak seslerde farklılaşma yaratmaya çalışması ilkel bağıntılar kurduğunu gösterir.
Dördüncü evrede (10-12 ay) bebekte amaçlı davranışlar görülür. Daha önceki evrede gösterdiği tekrarlara dayalı hareketleri düzenleyerek amaca ulaşmak için kullanır. Amaç ve araç ilişkisini keşfetmiştir. Modelin davranışlarını benzer şekilde taklit eder. Önceden anlama (kestirme) davranışları gösterir. Nesnelerin saklanması durumunda nesnenin kaybolmadığını bilir, ancak saklanma yolunu izlediği halde, nesneyi ilk kaybolduğu yerde arar.
Bu devrede bebekte görülen tipik davranış özellikleri:
- Önüne yastık konulmuş bir oyuncağı almak için yastığa vurarak engeli aşmak ister.
- Belli hecelerin tekrarlanmasında hece sayısı artırıldığında, bebek de hecelemeyi artırır. Bu durum sayı kavramıyla ilgili ilkel bir ilişkinin geliştiğini gösterir.
- Annenin dışarı çıkmak üzere ayağa kalktığını gördüğünde ağlar. Sevmediği bir yiyeceği gördüğünde kendisine verilmeden önce ağzını sıkıca kapatır.
- Belli hecelerin tekrarlanmasında hece sayısı artırıldığında, bebek de hecelemeyi artırır. Bu durum sayı kavramıyla ilgili ilkel bir ilişkinin geliştiğini gösterir.
- Annenin dışarı çıkmak üzere ayağa kalktığını gördüğünde ağlar. Sevmediği bir yiyeceği gördüğünde kendisine verilmeden önce ağzını sıkıca kapatır.
Beşinci evrede (12-18 ay) çocuk artık yürümeye başladığından yenilikler peşindedir. Amaca ulaşmak için yeni davranışlar keşfeder.
Masanın üzerinde duran bir şişeyi almak için önünde duran kutuyu döndürür veya iter. İtmenin bir nesne ile yer değiştireceğini sezmektedir.
Üçüncü devresel tepkiler görülür. Buna göre, etrafı keşfetme sırasında eline geçirdiği nesneleri sürekli değişik yönlere atarak farklı sesler ve farklı hareketler oluşturur. Tekrarlanan harekette sürekli değişiklik yarattığından birinci ve ikinci devresel tepkilerden farklıdır. Nesnenin saklanma yolunu izleyebilirse, son kaybolduğu yerde arar.
Altıncı evre (18-24 ay), zihinsel birleştirmeler ve problem çözme dönemidir. Bu dönemde çocuklar problemlere düşünerek çözüm bulmaya başlar; problemlerin çözümü için yeni çözüm yolları bulurlar.
Kısmen açık bırakılmış bir kutunun içimdeki nesneyi çıkarabilmek için kutunun kapağını açmayı düşünebilir. Göz önünde olmayan modelin davranışlarını taklit edebilir. Kaybolan nesnenin kaybolma yolunu izlemese bile yerini kestirebilir.
İşlem Öncesi Dönem (2-7 Yaş)
Piaget, bu dönemi sembolik evre ya da kavram öncesi evre (2-4 yaş) ve sezgisel evre (4-7 yaş) olmak üzere iki evreye ayırmıştır.
Sembolik evre ya da kavram öncesi evrede (2-4 yaş) çocuk, gözünün önünde bulunmayan bir nesne, kişi yada olayı temsil eden semboller kullanarak geçmiş ile ilgilenir. Oyuncak araba ya da bunun yerine geçeceğini düşündüğü bir nesneyi gerçekmiş gibi kullanarak sembolik oyun oynar. Bu yolla yetişkinleri, çevredeki olayları, varlıkları taklit eder. Sembolik oyun zihinsel sembollerin ileri fonksiyonudur. Bu bir çeşit ertelenmiş taklittir. Duyusal devinimin sonlarında görülmeye başlayan bu özellik çocuğun zihnindeki görüntüler arasında ilişkiler kurarak kullanması anlamına gelir. Çocuk sembolik oyun yoluyla gerçekte algıladıklarını oyun içinde özümlemektedir.
Bu evredeki çocuk ben merkezlidir, kendini odak olarak görür, başkasının bakış açısını göremez ve kendilerini başkalarının yerine koyamaz. Gerçekleri kendi isteklerine göre değiştirerek akıl yürütür. Tümevarım ya da tümdengelim yollarını yeterli düzeyde kullanamaz. Akıl yürütme yüzeyseldir. Tek yönlü düşünür. Yanlış genellemeler yapabilir. Nesnelerin renk, şekil ya da büyüklük gibi sadece bir özelliğini esas alarak gruplama yapar.
Yuvarlak nesneleri top diye oynayabilir ya da büyük kırmızı elmaları, küçük kırmızı elmaları, büyük yeşil elmaları, küçük yeşil elmaları gruplaması istendiğinde büyüklüğü dikkate almadan kırmızıları ve yeşilleri ayırarak iki grup oluşturur ya da renk boyutuna dikkat etmeden büyük elmalar ve küçük elmalar olarak gruplar.
Çocuk bu dönemde nesnelerin birden fazla özelliği arasındaki benzerliklerin farkına vardığı halde, sembolik düşünmenin etkisi ile nesneleri kendi mantığına göre bir araya getirerek “Köprü yaptım”, “Ağaç yaptım. ” gibi düşünceler öne sürebilir.
Piaget deneylerinden birisinde, çocuğa insanlar, evler, ağaçlar ve hayvanlar gibi oyuncaklar vererek ata benzeyenleri seçmesini istemiştir. Çocuk, bu oyunda bütün hayvanları seçtikten sonra, bir bebek ile iki ağacı da bu gruplamanın içine almıştır.
Nesneleri boylarına göre sıralamada da boy farklılıklarını kısmen anladıkları halde, doğru bir sıralama yapamaz.
Farklı boylardaki çubukları dizerken, uzunluklarına dikkat etmeden sadece üst uçlarını düzenleyerek merdiven yaptıklarını söylemişlerdir.
Korunum ilkesi gelişmemiştir. Korunum ilkesi, her hangi bir nesnenin ya da nesne grubunun, fiziksel biçimi ve mekandaki konumu değiştiğinde nesnenin miktar, hacim ve ağırlık gibi özelliklerinin değişmeyeceği ilkesidir. Görünüşe aldanmadan eşitliğin zihinde korunmasıdır. Aynı sayıdaki nesneler, sıkışık ya da seyrek dizildiğinde uzun olan sıradakilerin daha fazla olduğunu düşünürler. Aynı miktardaki iki bardak sıvının birisi gözünün önünde geniş bardağa boşaltıldığında uzun bardaktakinin fazla olduğunu söylerler. Sayı, ağırlık, hacim kavramları yönünden de başarılı olamazlar.
Sezgisel evrede (4-7 yaş) çocuk, mantık kurallarına uygun düşünme yerine görünüşe aldanarak sezgilerine dayalı akıl yürütür. Her seferinde bir boyut üzerinde durur. Nesnelerin bazen uzunluğuna, bazen de genişliğine göre miktarlarının değiştiğini söyler.
Nesneleri uzunluklarına göre sıralarken ve eşleştirirken sınama yanılma yoluyla başarılıdır. Birebir eşleştirme yolunu kullanır. Ancak, korunum kavramı gelişmemiştir. Aynı miktarda olduğu halde sıkışık ya da seyrek dizilerek nesnelerin fiziksel düzeni değiştirildiğinde çocuk, bazen yoğunluğuna dikkat ederek bazen de uzunluğuna göre miktarın azaldığını veya arttığını söyler.
Henüz üst düzeyde sınıflama yapamaz. Nesneleri, sınıflarken renk şekil boyut gibi belli ölçütleri dikkate alır. Bu evrede, siyah kareler, beyaz kareler, kırmızı halkalar, yeşil halkalar verilip sınıflaması istendiğinde kareler ve halkalardan birer sınıf yaparken bu sınıfların alt sınıflarını da renk ölçütüne göre oluşturur. Bütün ve parça arasındaki ilişkileri kurmada başarısızdırlar. Bu nedenle bir bütün içinden ayrılan parçanın daha büyük olduğunu veya bütün ile parçanın eşit olduğunu düşünebilirler.
Bir vazodaki karışık türdeki çiçeklerden, “Karanfiller mi çok papatyalar mı?” sorusuna, eğer papatyalar çok ise “Papatyalar” diyebilir. Daha sonra, “Vazodaki çiçekler mi çok yoksa papatyalar mı çok?” diye sorulduğunda “Papatyalar çok” diyebilir. Çocuklar bu dönemde nesnenin dikkat çekici özelliğine odaklanmaktadır.
Sayıları ezber yoluyla öğrenirler. Parmaklarını veya başka nesneleri kullanarak sayı sayarken kendine göre en başta olan nesneden başlayarak sayar. Başka bir kısımdan başlatılmak istenirse, saymayı karıştırır. Sayı kavramı henüz nesneye bağlıdır. Bu evrenin en önemli özelliklerinden birisi de işlemlerin tersine çevrilememesidir.
2 + 3 = 5 işlemini tersine çevirerek, 5 … 3 = 2 işlemini yapamazlar. Bunun nedeni, bu dönemdeki çocuğun zihinsel dönüştürme işlemlerini yapamayışıdır.
Güneş, ay, bulut gibi cansız varlıkları canlı gibi düşünür. Doğada bulunan canlı ve cansız nesnelerin insan eliyle yapıldığını zanneder. İnsanlarla bu tür varlıklar arasında ortaklık kurar.
Ayın nasıl büyüdüğü sorulduğunda, insanlar büyüdüğü için büyüdüğünü ve yürüdüğünü söyler.
Çocuğun düşünmesi, fiziksel etkinliğe ve nesnelerin dikkat çeken görünüşüne bağlı olduğundan doğru mantık yürüterek işlem yapamaz. Sonuç olarak bu yaşlardaki çocuklar, duyumlarla elde edilen verilerin ötesine geçemez. Ancak bu dönemin sonlarına doğru somut nesneleri kullanarak işlemler yapabilir. Son yıllarda çocukların, Piaget’in ortaya koyduğu bazı özellikleri daha erken yaşlarda kazandıkları görülmektedir.
Kaynak: http://notoku.com/cocugun-gelisim-ozellikleri/#ixzz3XqpDDqOl
NotOku.com'a teşekkürler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder